Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
Uzman Klinik Psikolog Şakir ERNAS 05426763032
sakirernas@gmail.com
Kendi Olmanın Orijinal Otantikliği: Özbenlik, Özgüven ve Özfarkındalık
13/01/2018
Kendi Olmanın Orijinal Otantikliği: Özbenlik, Özgüven ve Özfarkındalık Bizi biz yapan şey nedir? Kişiliğimizi oluşturan oluşturan iki temel boyut var; biri kimine göre genetik mirasımızın bir hediyesi veya kimine göre bir vebası olan mizaç(huy), diğeri ise çevresel etmenlerin etkileşimiyle gelişen karakter. Karakterin de gelişimine zemin hazırlama yönüyle sosyoekonomik şartların sağladığı şans etkisi veya neden olduğu baht(kader) etkisini barındırır. Kimlik; mizaç ve karakter boyutlarının kültür potasında erimesinden oluşur. Burada dikkat edilmesi gereken başka etmenlerde vardır; tarihsel zaman, güvenlik ihtiyaçlarını, fizyolojik ihtiyaçlar, eğitim kalitesi ve aile. Kişiliğin inşasında kullanılan yapıların yanında inşa edileceği yer ve zamansal boyutu da çok önemlidir. Bireyin kendi öz kimliğini keşfedebilmesi için güvenlik ihtiyaçlarını, fizyolojik ihtiyaçlarını ve aidiyet-sevme-sevilme ihtiyaçlarını giderdikten sonra homo sapiensle başlayan bilişsel devrimini başlatarak duygu, düşünce ve davranışlarının oluşumunu öz bilinciyle keşfetmesi ve keşfedilen olguların benliğine işleyip farkına varması gerekmektedir. Kişilimizin en önemli yapıları olan düşünce, duygu ve davranışlar öz kimliğimizi yansıtabilmesi için öncelikle bu olguların oluşum sürecinde öz bilincimizin bunların farkında olması ve çıkış yerlerinin nereler olduğunu ve neyden kaynaklandığını belirledikten sonra bu tepkimelerin bir eyleme veya duygulanıma dönüşmesine izin verir. Öz farkındalıkla yaptığımız her eylemin öz benliğimizin bir imzası taşıması bundandır. Sağlıklı bir kişiliğin inşa sürecinde dikkat edilmesi gereken çok önemli süreç ve kritik zamansalları barındıran etmenler vardır. Kişi çok güvenli bir yer olan anne karnında bir travmayla doğar. Gözlerini açtığı dünyada ilk kez gördüğü manzarayla şaşkınlıklar içinde kalır; yeni bir sistem yeni bir kültürel ortam ve yeni bir fiziksel alan. Yüzde 20siyle bile eşleşmeyen bir örnekle izah edilirse; ekvatoral bir bölgeden bir çocuğun kutuplara yakın bir bölgeye tek başına götürüldükten sonra ilk kez karşılaştığı insanlar, eşyalar, iklim ve hala üzerinde atamadığı korkuları varoluşsal otantikliğiyle yaşaması gibi. İki yıl sürecek bu gelişim evresinde bebeğin sıcak ve içten onun ailesi tarafından kabulünü gösteren sevilmesi ve bu sevilmenin sağladığı aidiyetlik duygularını kazanması çok önemlidir. Kişiliğinin ikinci önemli gelişimsel süreci olan iki ile altı yaş aralığıdır. Bu süreçte çocuk var olan sosyal yapı ve kültürel yapılara ait şemalar kazanır. Sosyal statü ve yapıların anlamlarını ve gerekliliklerin farkına varır. Ateşin yakıcı ve can acıtıcı olduğunu ne kadar anlatsanız bile çocuk bunu yaşayıp tatmadıktan sonra asla bilemez. Doğal bir kanun olarak az bulunan her şeyin kıymetli olmasından dolayı çocuk babanın sürekli işte olmasından dolayı babayı daha çok istemektedir. Bu zorakiliğin yarattığı hoşluk babanın işe gitmesi gerektiği zamanda çocuğun bu ayrılığa aşırı tepki göstermesi sonucu çocuk toplum tarafından hoş görülmeyen yalanla tanışmasına neden olur. Baba “çocuğum senin sevdiğin şu şeyi alıp gelecem” pekiştiriciyle bu durumdan kurtulmaya çalışır. Burada çok önemli bir şeyi çocuk keşfediyor: yalan hoş bir şey değil ama bazen hoş olmayan durumlarla karşılaşmamak için kullanabilirim gibi bir şema oluşturur. Bu örnek bireyin bütün alanlarında temel olarak yanlış inanç ve şemalarının bozukluğunu içerir. Kaygı bozuklukları, öğrenilmiş çaresizlikler, şişirilmiş sahte benlikler, saldırganlıklar, tutumlar, objelere ve nesnelere cinsel yönelimler… Kişi kendisi dışında diğer bireylerin korku-kaygı-çaresizilik-yetersizlik’den arta kalanların toplamından kendini meydana getirir. Bambaşka konularda buluşmak üzere… Kendinize iyi davranın.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Pazartesi sendromu nedir? - 11/01/2018 |
Kişi ekonomik kaygılarını mesai başlangıç günü olarak kabul edilen pazartesi günü Afrika’da her gün bir ceylan uyanır yaşamak için dünddn hızlı Koşmalı Afrika’danHer gün biraz daha aç kalmamak için benden hızlı koşmak hikayesin |
ÖZ BENLİĞİ DEĞERSİZ VE YETERSİZ KILMA: DEPRESYON - 11/09/2017 |
Freudiyen perspektifin insan doğasına yönelik en kapsayıcı açıklama olan; mutlu olabilmenin şartlarında çocuklar için sevilmek, büyükler için çalışmaktır. |
Nöropsikolojik Bir Davranış Olarak Aşk - 11/09/2017 |
İçimizde büyüttüğümüz, kelimelerin anlatmaya çaresiz ve yetersiz kaldığı sevmelerimiz gerçekten karşılıksız mi? Sevgiliye duyulan bu derin ardı arkası kesilmeyen duygu seli sadece sevgiliye olan saf katıksız duru sevgi midir? |
DUYGUSAL VE DÜŞÜNSEL ZİHNİN NÖROBİYOLOJİSİ - 11/09/2017 |
DUYGUSAL VE DÜŞÜNSEL ZİHNİN NÖROBİYOLOJİSİ Kırsal bir yerleşim yerinde yaşayan bir kadın evlerinin yakınında kanadı kırılmış bir kartal yavrusunu bulur. |